Şimdi bir dünya sığıyor yalnızlığıma
Kirletilmiş gecelerde yitirdik yolumuzu
Yok artık o zühre yıldızı,
Şaşkınlığım ondan
İnsanın aşksız, doğanın yarınsız,
Yaşamın güçsüz bırakıldığı yürekte
İnce bir sızıdır uçurumda yaşam tutkusu
Yoksulluğum menekşe koktuysa ömrümce
Ondandır üstüme başıma bulaşmış bu ay,
Bu kenger, bu ışkın kokusu ondan
Kar sularının aktığı derelerde
Kırmızı benekli balıklarla yüzdüm ben
Sevgilinin iki dudağı arasından çıkan söz gibi
Dağlar arasında akan o suların rüyasında büyüdüm ben
Anafatma suyu dedim içtim ben,
Munzur dedim o aşkta arındım ben
Duruldum ay gibi kalbimin ferahlığı ondandır
Destan gibi yaaşayan yaşlılar gördüm
Çınarlar, meşeler, ak kavaklar yaktılar, alıçlar vardı
Şilanlar
Yaban ördekleri inerdi dağ gölümüze,
Turnalar semah tutardı gönlümüzde,
Leylekler gelip yuva kurardı başımızın üstüne
Bildiğimiz yek acılı kuş bepuk'tu o zaman
Ürperir derinden burkulurdu kalbimiz
O çığlığı duyduğumuz an
Yanlışlıkla kardeş katili olan birinin
Acısından kuş olup dağa çıkmasını
Bepo, keko demesini dağ rüzgarı ile
Kardeşlik özlemiyle uçurum şarkısı olmasını
Bepo, keko, kam kışt mı kışt, kam şüt mı şüt
Ömrümüz bu kadarmış menekşe kokusu
Kederim ondandır biraz bu şarkım ondan
Her annenin çığlığı her yaranın inleyişi
Ezilmiş her çiçeğin sesi bepuk sesi ise
En acıyan yeri kalbi ise insanın
Bepuk kuşudur o artık kendi dalında
Ne tuhaf şey savaşların dünyasında
Menekşe tarlasının çocuğu kalmak
Ay kararmadan küçük yıldız
Dünyanın ötesine kovulmuş yıldız
Sular kabarmadan ay kararmadan
Savaşların külünden kurtar beni
Katillerin de barış dediği bu yalandan,
Bu vahşet dünyasından kurtar beni
Bepuk kuşunun sesini duyan yoksa artık,
Gören olmuyorsa bu acıyla çıldıranı
Artık geçmiş zamandır
Bu çöl yangınından kurtar beni
Anlat dedi eski bir anı
Anlat uçurum kıyısı solgun dünyayı
Ordan başlasın artık barışmaya insanlık
Dönsün herkes kendi menekşe tarlasına
Umudum ondandır sevincim ondan
Bepo, keko, kam kışt mı kışt, kam şüt mı şüt
Kam şüt mı şüt, bepo keko, bepo keko